Röportaj İrem Orhan
Fotoğraf Can Karataş
Tüm kıyafetler Ramsey
Saç Engin Taştan Sabit Akkaya
Tutkuyla bağlı olduğu mesleği oyunculukta, ezber bozan tavırlarıyla içinde bulunduğu her projede farkını ortaya koyan bir isim İlhan Şen. Her daim kendinden emin duruşu, net tavırları ve hayatın her alanındaki vizyon sahibi seçimleriyle de fark yaratıp, herkesi etkilemeyi başarıyor. Konu stil seçimleri olunca da tercihini hep kalite ve şıklıktan yana kul[1]lanan ünlü oyuncu ile yoğun iş temposuna mola verdiği bir günde buluştuk; moda trendlerini dünya ile aynı anda tasarımlarına taşıyan erkek giyim markası Ramsey’in özgün tasarımları içinde birbirinden özel anlarla dolu bir çekim ve keyifli bir sohbeti paylaştık.
Nasılsınız şimdilerde, yaz nasıl başladı sizin tarafta? Her şey yolunda mı?
Çok teşekkür ederim. Şimdilik her şey yolunda. Yoğun bir kış sezonundan çıktınız, güzel işlerin içinde bulundunuz. Yaz sezonunda da çalışmaya devam mı yoksa tatil planları ağırlıkta mı? Yoğun bir sezon geçirdim. Okunması ve izlenmesi gereken birçok eser birikti. Biraz onların peşine düştüm bu aralar. Net bir tatil planım yok. Ben de ne olacağını merakla bekliyorum. Diğer yandan Pertevniyal Lisesi’ni tamamladıktan hemen sonra Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduğunuzu biliyoruz.
Ama kariyeriniz bu yolda ilerlemedi, oyunculuk yoluna nasıl girdiniz? Sohbetimize başlamadan evvel bunun özel bir hikayesi var mı sizden dinlesek?
Aslında Pertevniyal Lisesi’nde okurken başladı benim sinema tutkum. Birkaç yönetmen ve filmleri ile tanıştım, bir daha sinemayı bırakamadım. Sonra Yıldız Teknik’te okurken yeni bir hayalim vardı; yönetmen olmak! Okul bitti, mühendislik kariyerim başladı, taa ki sevgili Hilal Saral bana ‘Gel’ diyene kadar. O gün bu gündür ekranın önündeyim.
Oyunculuk kadar tutkuyla bağlı olduğunuz başka disiplinler de var mı hayatınızda?
Sinema 7. sanat diye geçer. Müzik, resim, heykel, şiir, dans ve mimari ile beraber sinema bu sanat disiplinlerinden yedincisidir. Sinemanın neresinde olursanız olun, bana göre, bu ilk altı disipline vakıf olmalısınız. Ben de elimden geldiğince bu disiplinler üzerinden kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Takdir toplamak, attığınız her adımın takip edilmesi, belki birileri tarafından idol sayılmak… Yani ‘ünlü’ biri olarak sürekli göz önünde olmak sizi ve psikolojinizi nasıl etkiledi?
Aslında tarifi olan duygular değil bu söyledikleriniz. Birilerinin sizi örnek aldığını bilmek hem sizi çok mutlu ediyor, hem de size sorumluluk yüklüyor. Bu sorumlulukla, elinizden geldiğince, hareket etmeye çalışıyorsunuz. Psikoloji noktasında ise, elbette sadece güzel sözler, olumlu duygular yok bu yolculukta. Sizi hiç tanımayan biri, hiç söylemediğiniz bir söz, hiç yazmadığınız bir yazı, hiç gitmediğiniz bir yer üzerinden size olumsuz düşüncelerini aktarmaya çalışabiliyor. Bununla baş etmeyi öğrenmek de bu işin bir parçası. Ama günün sonunda küfür ve hakaret olmadıkça herkes özgür.
Her haliniz şık ve özenli ama bu sadece göz önünde bulunmanızın getirdiği bir özen ve izleyicilerinize olan saygınız mı yoksa moda ve trendleri takip etmeyi zaten her halükarda sevenlerden misiniz?
Eğer göz önünde olacağım bir zaman dilimi ise, tamamen beni takip edenlere olan saygım sayesinde en iyi halimle orada olmaya çalışırım. Kendimle kaldığım zamanlarda ise, en rahat nasılsam öyle olmayı tercih ediyorum.
Şunu da sormadan geçmeyelim burada, kendi stilinizi siz nasıl tanımlıyorsunuz? Gardırobunuzun olmazsa olmaz parçaları neler? Şık bir davete katılacak olsanız tercih edeceğiniz ilk parçalar neler?
Aslında net bir stilim yok. Basit ama kaliteli kıyafetler tercihim oluyor genelde. Şık bir davet için gelenekleri bozmadan gereken neyse de onu giymeye çalışırım.
Moda olana bakış açınız nasıl? Trend olanı seçmeyi mi yoksa gözünüze ne, ne zaman hoş geliyorsa onu mu seçmeyi tercih edersiniz?
Gözüme hoş gelen ne varsa kabulümdür. Hayatınız boyunca size eşlik edecek bir valiz ile seyahat etme hakkınız olsa, bu valizin olmazsa olmazı 3 parça eşya hangisi olur? Kitaplarım ve filmlerimin yüklü olduğu bir harici disk. Bir adet ekran. Bir de kahve makinası. Tamam işte.
‘Özgünlük’ kelimesinin sizdeki karşılığı nedir? Neleri özgünlük olarak tanımlıyor, neleri klişe buluyorsunuz?
Ben klişeye karşı olanlardan değilim. Yerli yerinde kullanılan klişe her zaman görevini yapar. Ama yaratıcı bir sektörde çalışıyorsanız, yeni yaptığınız her şey, bir öncekinden biraz da olsa farklı olmalı. Taklit, burada en uzak durulması gereken kelime gibi geliyor bana. Yani bir ürün klişe ve özgün olabilir, ama asla taklit olmamalı. Örneğin bir zengin kız fakir oğlan hikayesi yazabilirsiniz, yüzlerce kez denenmiş bir klişedir. Ama bunu özgün bir dil ve kurgu ile yazarsanız hem klişe görevini yapar hem de seyircinin beğenme olasılığı artar. Aslında anlatmak istediğim bu.
Çok içten, samimi ve çok kendiniz gibisiniz. Bu noktada ‘herkes gibi olmamak’ adına dikkat ettiğiniz/kendinizi sakındığınız bir şeyler oluyor mu?
Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. İnanın yaptığım özel bir şey yok. Aksine bazen ben topluluğa uymaya çalışıyorum, sosyal medya kullanımı gibi, ama becerebiliyor muyum emin değilim.
Pek çoğumuz biraz kafa dağıtmak, eğlenmek için ilk fırsatta bir şeyler izlemeyi tercih ederiz. Siz bu işlerin içindeki biri olarak eğlenmek ya da biraz rahatlamak istediğinizde ilk yaptığınız şey ne olur?
İlla ki listemde olan bir film ve dizi vardır. Hemen ilk fırsatta onu açarım ben de.